Merhaba Fatih. Bize kendini tanıtır mısın?
Merhaba. Zonguldak’ta doğdum ve büyüdüm. Üniversite eğitimime Pamukkale Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünde başladım. Ancak çok zaman geçmeden bu bölümün ve ortamın benim için uygun olmadığına karar verdim. 2. sınıfın sonunda tekrar üniversite sınavına girdim ve FMV Işık Üniversitesi Enformasyon Teknolojileri bölümüne yerleştim. Burada lisans eğitimimi tamamladıktan sonra yine FMV Işık Üniversitesi Enformasyon Teknolojileri bölümünde yüksek lisans eğitimine başladım, şu an tez aşamasındayım. Aynı zamanda Özyeğin Üniversitesi Girişimcilik Yüksek Lisans programına da devam ediyorum.
Burada hemen belirtmekte fayda var; bunu söylediğimde sıklıkla “Aynı anda 2 yüksek lisans yapılabiliyor mu?” sorusuyla karşılaşıyorum. Eğer bir yüksek lisans programında tüm derslerinizi tamamlamış ve sadece tez yazımınız kalmışsa, başka bir yüksek lisans programına kaydolabiliyorsunuz.
Kendini girişimci olarak tanımlıyorsun. Girişimcilik ile ilk temasın ne zaman ve nasıl oldu?
Esasen, henüz ilkokuldayken başladı girişimcilik serüvenim. Simitçilerin çok para kazandığını düşünüp bir süre simit satmıştım. Ancak yolda rastladığım arkadaşlarıma hediye ettiğim simitler sebebiyle benim için çok karlı bir ticaret olmadı. 🙂 Bu sebeple kısa süre sonra simit satmaktan vazgeçtim. Yine ilkokuldayken, o zamanlar kupon ile eşya almak moda olduğu için her gün çok sayıda gazete alıyorduk ve dükkânda yığınla eski gazete birikiyordu. Bir gün bir kırtasiyenin camında “Eski gazete bulunur.” yazısını gördüm ve hemen aklıma dükkânda birikmiş ve her gün artan eski gazeteler geldi. İçeri girip kırtasiyenin sahibine eski gazetelerin ne işe yaradıklarını sordum ve eski gazeteleri seyyar satıcılar ile dönercilerin aldığını öğrendim. Koşarak babama gidip “Baba ben eski gazeteleri satmak istiyorum, dönerciler alıyormuş bunları, olur mu?” dedim. Babam da “Olur, satabilirsen sat ama kazandığının yarısı senin yarısı benim.” dedi. Hiç düşünmeden kabul ettim ve uzun bir süre eski gazeteleri köftecilere ve dönercilere sattım. Bir ilkokul öğrencisi için de oldukça iyi kazanıyordum. 🙂
Seni girişimciliğe bu erken deneyimler mi itti?
Belki babamın esnaf oluşundan, belki de kurumsal ortamlardaki –bana göre- yanlışlara anlam veremediğimden, üniversitede öğrenciyken de hiçbir zaman “kurumsal bir şirkette yükselmek” istemedim. Hep kendi işimi kurup, insanlara fayda sağlayacak hizmetler/ürünler üretip gelirimi bu şekilde elde etmeyi hedefledim. Bu sebeple de mezun olur olmaz bir arkadaşımla birlikte ev ofisi açarak aklımızdaki bir projeye “giriştik”, ama “girişimciliği” iyi bilmiyorduk. Biraz aile desteği, biraz da banka kredisi ile yola koyulduk. Yaklaşık 6-7 ay sonra maddi imkânlarımız tükenip, hem arkadaşım hem de ben makul iş teklifleri alınca projeyi askıya alma kararı aldık. Kurumsal hayatta 1 yıldan biraz daha fazla zaman geçirdikten sonra Özyeğin Üniversitesi Girişimcilik Yüksek Lisans Programı ile de girişimcilik ekosistemine geri döndük.
Askıya aldığınız proje neydi? Neden askıda kaldı?
Proje üniversite sınavına hazırlanan öğrenciler ile ilgiliydi. Üniversite öğrencilerinin büyük bir kısmının yaptıkları üniversite tercihinden mutsuz olduklarını ve neredeyse tamamının üniversite eğitimine başladıktan sonra bu tercihten vazgeçemediklerini biliyorduk. Bu sorunun öğrencilerin tercih aşamasında çözülmesi gerekiyordu. Çok idealisttik ve en iyisini yapmak, kusursuz bir ürün çıkartmak istiyorduk. Çünkü gerçekleştireceğimiz proje pek çok kişinin hayatını değiştirecekti. Hep en iyisini nasıl yapacağımızı düşündük, nasıl para kazanacağımızı ise pek önemsemedik. O zamanki düşüncemiz kusursuz ürünün zaten paraya dönüşeceğiydi. Dedim ya; işe giriştik ama girişimcilik dinamiklerine hakim değildik. Girişimcilik Yüksek Lisans Programında öğrendiğimiz MVP kavramını, yalın girişimi ve yatırımcı ağını o zamanlar bilmiyorduk. Ürüne çok fazla odaklanmıştık.
Bu projeyi tekrar hayata geçirecek misin?
Çok istiyorum ve üzerine çalışıyorum. Girişimcilik Yüksek Lisans programında çok şey öğrendim ve ekosistemin içinden çok sayıda kişiyle tanıştım, fikir aldım. Geçmişte yaptığım hataları çok net bir şekilde gördüm. Şimdi ise yüksek lisans programının bitirme projesi olarak bu fikrimi MVP şeklinde hayata geçirmeyi ve yatırımcı bulmayı hedefliyorum. Ürünün alt yapısı ve kurguları hâlihazırda mevcut olduğundan yatırımcı bulduğum takdirde 2014 yılında projeyi hayata geçirebilecek durumdayım.
Şu anda nasıl para kazanıyorsun?
Bir dış ticaret firmasında IT koordinatörlüğü görevindeyim. Buna ek olarak sosyal medya iletişimi danışmanlığı yapıyorum. Bir iki küçük girişimim de var.
Bir tam zamanlı bir de yarı zamanlı işin yanında girişimciliğe hala vakit ayırabiliyorsan girişimcilik senin içine iyice işlemiş demektir. Nedir bu girişimler?
İlki yuzbin.net isimli bir blog (www.yuzbin.net). Değişik marka otomobillerin 100.000 km kullanım maliyetlerini hesaplayıp yayınlıyorum ve insanlara otomobil satın alma kararlarında bu faktörün önemini göstermeyi amaçlıyorum. Projeyi 3 ay önce basit bir blog olarak hayata geçirdim, ancak şu anda trafiği oldukça yüksek bir portala dönüşüyor. Kullanıcılardan da çok olumlu geri dönüşler alıyorum.
Bir diğer girişimim ise Instagramag. İnsanlar Instagram ile paylaştıkları fotoğraflarını web sitesi (www.instagramag.net) üzerinden buzdolabı magneti olarak sipariş edebiliyorlar. Bu proje de henüz 1 ay önce hayata geçmesine rağmen çok sayıda sipariş alıyor. Girişimcilik adına ilk faturamı instagramag ile kestim, çok güzel bir duygu. 🙂
Bunların yanında asıl hayata geçirmek istediğim projenin testi niyetiliğinde www.mbabul.com web sitesini yayınladım. Burada kullanıcılar Türkiye’deki tüm MBA programlarını kendi beklentilerine göre filtreleyebiliyor ve MBA programları hakkında bilgiler alabiliyorlar. Bu girişimin ziyaretçi istatistikleri de doğru yolda olduğumu gösterir nitelikte.
İlginç 3 farklı projeden bahsettin. Biraz daha açar mısın? Otomobillerin maliyetlerini hangi veri tabanlarından yararlanıp hesaplıyorsun? Buzdolabı mıknatıslarını kendin mi imal ediyorsun? Mıknatısları kaça satıyorsun? Otomobil ve MBA sitelerinde gelir modelin nedir?
Otomobillerin 100.000 km maliyetlerini yakıt tüketimleri, kasko, vergi ve periyodik bakım gibi zorunlu masrafları hesaba katarak her araç için ayrı ayrı hesaplıyorum. Bu hesaplama için gereken verileri otomobillerin teknik verilerinden ve her otomobil için ayrı ayrı yaptığım internet araştırmalarından elde ediyorum.
Buzdolabı mıknatıslarını da söylediğiniz gibi kendim imal ediyorum. Evin bir köşesine küçük bir atölye kurdum. Akşamları (yoğun sipariş geldiğinde gece yarısı ve sonrasında) gelen siparişleri hazırlıyorum. 12 magnetten oluşan bir seti kargo dâhil 29 TL’ye satıyorum. Ancak şu anda yeni bir girişim olduğu için, tanıtım amacıyla %50 indirim kuponları dağıtıyorum ve 14,50 TL + kargo ücretine satış yapıyorum. Bu şekilde çok karlı olduğunu söyleyemem, ama çok olumlu bir deneyim oldu benim için. Fatura kesmek çok güzel bir duygu ve bunu her gün yaşıyorum. 🙂
Yuzbin.net ve mbabul.com için şu anda bir gelir modelim yok. Bu siteleri tamamen deneysel amaçlarla hazırladım. Yuzbin.net ile içerik yoğun bir ortamı test etme fırsatı buldum, mbabul.com ise aklımdaki büyük proje için kullanıcıların kullanılabilirlik testi konumunda. İki proje de bu anlamda oldukça başarılı oldu. Yuzbin.net yüksek trafiği sebebiyle ufak bir reklam geliri sağlıyor ancak üzerine düşünüldüğünde farklı iş modelleri ile geliri arttırılabilir bir proje. Mbabul.com tarafında ise yeterli trafiğe ulaşıldığında üniversiteler ile iş birliğine gidilebilir.
Bu kadar çok ve farklı alanlarda girişim ile uğraşmak yoğunlaşma kaybına sebep olmuyor mu?
Evet, dışarıdan bakınca öyle görünüyor. Ancak bu girişimlerin hepsi esas hedefe giden yolda birer adım ve çok fazla zamanımı almıyorlar. Yuzbin.net benim için içerik-yoğun bir ortam denemesi oldu ve gerçekten beklediğim ilgiyi, hatta fazlasını gördü. Basit bir blog alt yapısı üzerinde olduğundan geliştirme süreci sadece 1 gün sürdü, temel içerikleri eklemek ise birkaç gün. Kullanıcılardan gelen araç talepleriyle de içerik her gün biraz daha gelişiyor. Instagramag.net ise internetten satış yapmak ve ödeme almak adına benim için müthiş bir deneyim. Aynı zamanda aklımdaki pazarlama yöntemlerini de denememe olanak sağlıyor. Tüm bunların ötesinde, bana para kazandırıyor. Instagramag.net’in kodlarını bir arkadaşım bana ortak olarak yazdı ve bu sebeple yine geliştirme süreci benim neredeyse hiç vaktimi almadı. Mbabul.com da daha önce belirttiğim gibi aklımdaki esas proje için bir deneme ortamıydı. Burada edindiğim tecrübeler ve elde ettiğim veriler bana esas projemi şekillendirirken yol gösterecek nitelikte.
Peki, zamanı nasıl yönetiyorsun?
TV izlemeyi ve çok uyumayı sevmiyorum. Bu da bana akşamları epeyce zaman kazandırıyor. Mesai sonrasından uyku anıma kadar bu işlerle uğraşıyorum. Hatta uyku öncesinde aklımda uçuşan geliştirme ve iyileştirme fikirleri sebebiyle uyumakta zorlandığım için dikkatimi dağıtacak bir şeyler izleyerek uyuyabiliyorum. Hafta sonlarımı ise eşime ve arkadaşlarıma ayırıyorum.
Sence başarı şansı en yüksek girişimin hangisi ve bu girişimin 5 yıl içinde nereye gelebileceğini düşünüyorsun?
Şu an başarı şansı en yüksek girişimim, bence başarısını aldığı siparişlerle zaten ispatlamış olan Instagramag. Bu girişimin ürün gamı kişiselleştirilebilir ürün ve hediyeler tarafında genişletilirse oldukça hızlı bir şekilde büyüme potansiyeli var. Risksiz, önü açık, kulağa çok hoş gelen bir girişim. Ancak hem risk almayı seven hem de biraz daha büyük düşünen biri olduğum için bence başarı şansı en yüksek girişimim üniversite tercihleri ile alakalı olan hayata geçirmeyi planladığım proje. Hem kullanıcılara (aday öğrencilere) sağlayacağı fayda, hem de pazarın büyüklüğünü ve büyüme ivmesini dikkate aldığınızda, maddi ve manevi başarı şansı en yüksek girişimim bu. Eğer planladığım şekilde ve gerçekten iyi bir yatırımcı ile ilerleyebilirsem, 3 yıl sonra Türkiye’de üniversite tercihleri konusunda referans marka olmayı hedefliyorum. Sistem oturduğunda ve dolayısıyla çark hem kullanıcılar hem de işletme için sorunsuz dönmeye başladığında ise bu işin çoğunluk hissesini devredip farklı girişimlere yönelmeyi istiyorum.
Sana bol şanslar diliyorum Fatih. Türkiye’nin senin gibi daha birçok girişimciye ihtiyacı var. Umarım çok başarılı olursun ve başkalarına da cesaret verirsin.