11 Nisan 2018’de yayınladığım TEVİTÖL 2 yazısında 33 soru sormuştum. Aradan tam bir ay geçti. Bu sorulara cevap veren olmadı. Bunu üzerine, bildiğim kadarı ile bu sorulara ben cevap vermeye çalıştım. Umarım bu yazı TEV’in hem geçmişte TEVİTÖL’ü ne kadar kötü yönetmiş olduğunu hem de şu anki değişim sürecini ne kadar kötü yönettiğini herkesin anlamasına yardımcı olur.
FİNANSAL
- TEV, TEVİTÖL’ü devralırken her öğrenciyi burslu okutan bu okulun ciddi bir maliyeti olduğunu biliyordu. Eminim detaylı bir finansal projeksiyon yapmışlardır. Öngördükleri bütçe açığında ciddi bir artış mı oldu? Eğer bir artış oldu ise maliyetleri yönetmek kimin işi idi?
TEV TEVİTÖL’ü devralırken MEB’e öğrencileri en az %40 burslu okutma sözü vermiştir. 20 milyonluk bir bütçede “en az %40” 8 milyona denk gelir. Şu anki açığın 10 milyon civarında olduğu öngörülüyor. Yani bütçe açığında bir miktar artış olmuş. Fakat okulu ve okulun bütçesini yönettmek TEV’in görevidir. Eğer artan bütçe açığından memnun değiller ise, hatayı önce kendi yönetimlerinde aramaları gerekir.
- Türkiye’nin en köklü ve zengin vakıflarından birisi olan TEV’in yıllık bütçesinde TEVİTÖL’ün yıllık bütçe açığı ne kadar rol oynamaktadır?
Çeşitli demeçlerden çıkardığım kadarı ile TEV’in yıllık bütçesi 80 milyon civarında (ve bankada 200 milyonun üzerinde paraları var). TEVİTÖL’ün bütçe açığındaki 2 milyonluk bir artış TEV’i sarsmamalı.
- Bütçe açığını kapatmanın iki yolu vardır: giderleri azaltmak ve gelirleri artırmak. Bu iki yönde herhangi bir çalışma yapılmış mıdır?
Eski müdürler ile yaptığım görüşmelerden çıkardığıma göre iki yönde de pek bir çalışma yapılmamış. Hatta şu anki operasyonda inanmakta güçlük çekeceğiniz israf kalemleri mevcut, örneğin hem yatakhaneler hem de sınıflar 24 saat boyunca ısıtılıyor. 25 yıl önce yapılmış olan kampüste, hala inşa edildiği dönemin teknolojisi hakim.
- Lisede harcamaları yapmakla görevli kişilere giderleri azaltma misyonu verilmiş midir?
Hayır. Akıllı finansal yönetimde, yöneticiye bir hedef verilir ve bu hedefi tutturması istenir. Müdüre böyle bir görev verilmediği gibi daha da ciddisi, müdürün yanında idari ve finansal konulardan sorumlu bir görevli bulunmamış. Bunu da geçtim, 20 milyonun üzerinde bütçesi olan bir kurumda, satın alma görevlisi yok! Satın almayı müdürün yönetmesi bekleniyor.
- TEVİTÖL için bir şartlı bağış kampanyası (Koç Üniversitesi’nin Anadolu Bursiyerleri projesi benzeri) planlanmış mıdır?
Yanılmıyorsam TEVİTÖL öğrencilerinin böyle bir planı vardı ama bu plan kurumsal radara giremedi.
- Eğitimin ekonomisi üzerine yazdığım blog yazısında da vurguladığım gibi bir eğitim kurumunun maliyetini en çok etkileyen faktörlerden birisi sınıf büyüklüğüdür. TEVİTÖL’deki sınıf büyüklükleri nedir?
Öğrendiğime göre sınıf büyüklükleri 15 imiş. Öğrenci/öğretmen oranını düşük tutmak alkışlanası bir çabadır. Ama bu düşük oranı sürdürebilmek ciddi kaynak gerektirir. Kanımca dersliklerin 15 kişilik tasarlanmış olması yanlıştır. Ufak bir renovasyon ile derslik kapasitesi ve sınıf büyüklüğü ekonomik büyüklük olan 20-24 arasına yükseltilebilir. 15 kişilik sınıflar ile TEVİTÖL’ün ciddi bir açık vermesine şaşırmamak gerekir. Bugün ülkenin en pahalı liselerinde bile sınıflar daha büyüktür.
- Bir okulun en önemli gider kalemi öğretmen maaşlarıdır. Okuldaki öğretmen sayısını rasyonalize etmek için bir norm kadro çalışması yapılmış mıdır?
Anladığım kadarı ile yapılmamış. Üst segment okullarda öğretmenlerin ders saati 20-24 arasında olur. TEVİTÖL’de bazı öğretmenlerin yükü bunun epey altında–demek ki ciddi bir norm kadro çalışması yapılmamış, ve akıllı bir planlama ile en az 5-6 öğretmenden tasarruf edilebilir. Yani okulun maaş yükü olması gerektiğindan fazla, ki bunun sorumlusu da tabii ki okulu yöneten kurumdur.
- Okul bütçesinin çok önemli bir girdisi de burs oranlarıdır. TEVİTÖL’ün burs oranının zaman içinde düştüğünü biliyoruz. Daha yüksek burs oranı ile okuyan üst sınıflar mezun olduğunda okulun ortalama bursluluk oranı düşecek, gelirleri artacaktır. Önümüzdeki 5 yılın bursluluk projeksiyonu nedir?
Ulaşabildiğim kadarı ile bu veriler sorudaki şüpheyi doğruluyor. En yüksek burs oranı son sınıflarda: 12. sınıfların ortalama bursluluk oranı %73.4. 11. Sınıflarda bu oran %67’ye düşmüş. Yapılan açıklamalardan en çok etkilenen 10. sınıflarda ise ortalama bursluluk oranı %58. Yani bir yıl içinde TEVİTÖL giren öğrencilerin burs oranlarını %67’den %58’e düşürmeyi başarmış. 9. sınıfların burs oranı ise son derece sağlıklı: %45. Hazırlıklarda burs oranı ise %48 ile 9. sınıfların burs oranından biraz daha yüksek. Özetle, son 4 yıl içinde TEVİTÖL’ün girişte verdiği ağırlıklı burs oranı %73’den %48’e gerilemiş! Burs oranının her sınıfta aynı yükseklikte olduğu doğru değil! Şu andan itibaren okula girecek öğrenciler %40 burslu alınsa, başka hiçbir şey yapmadan, okulun şu anda %58.2 olan ağırlıklı burs oranı önümüzdeki yıllarda şu şekilde değişecek: %51.6, %46.2, %42.6, %41.6, %40. TEV’in karşılaması gereken burs miktarı ise (bugünün parası ile) 12.6 milyondan 8.6 milyona düşecek. Tekrar ediyorum: sadece gelen öğrencilere verilen bursu %40 ile kısıtlayarak, TEV’e düşen katkı payını 5 yıl içinde 4 milyon azaltmak mümkün. Radikal bir değişime değil, burs oranını %40’ta tutabilecek bir öğrenci alımı stratejisine ihtiyaç var. Bunun için de okulun A+ kalitesinden hiç ödün vermemek gerekiyor.
- Bir özel lise için optimal öğrenci kontenjanı yılda 60 öğrenci midir? TEVİTÖL için, burs oranını düşürmenin yanında öğrenci sayısını artırarak ek gelir yaratma alternatifi değerlendirilmiş midir?
Çoğu okuyucumun bildiği gibi ben İstanbul Erkek Lisesiler Eğitim Vakfının Akademik Kurul Başkanı ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısıyım. Lisemize geçen yıl 4 sınıfa toplam 96 öğrenci aldık (MEB’in izin verdiği sınıf büyüklüğü 24). Etrafınızdaki özel liselere bakın, hepsinin en az 20 kişilik sınıfları hedeflediğini göreceksiniz. TEVİTÖL kampüsü her yıl için 60 kişilik bir kontenjan ile tasarlanmış. Bu rakamı (belki gündüzlü öğrenci alarak) 80’e çıkarmanın mümkün olduğunu düşünüyorum. Ekonomik büyüklük 96 iken 60 kontenjan ile bütçe açığını kapatmak bence çok zor. Yapılması gereken kanımca öğrenci sayılarını yönetmek idi, TEVİTÖL’ü TEVİTÖL yapan özellikleri silip atmak değil.
- Yeni inşa edilen mükemmel kongre merkezi planlanır iken, bu merkezin okulun temel operasyonel maliyetlerinde sebep olacağı ciddi artış hesaba katılmış mıdır?
Kongre merkezinin şartlı bağış ile inşa edildiğini biliyorum. Fakat şartlı bağış inşaat masraflarını karşılar. Öte yandan okulun operasyonel masraflarını ciddi olarak artırır, ki bu da bütçe açığını olumsuz etkiler. Bunun faturası TEVİTÖL’e çıkarılmamalıydı.
- Okulun tüm karakterini bir anda değiştiren adımların tek yönlü olarak atılmasından -ve bir yıl öğrenci alınmamasından- sonra okulun prestijinin ve cazibesinin düşebileceği, bunun da ciddi bir gelir kaybına neden olabileceği hesaba katılmış mıdır?
Umarım bu hesaplar yapıldı. Benim tahminim bu yıl içinde değişimin son derece kötü yönetilmesinin etkisi ile rekor sayıda öğrenci kaybı yaşanacağı ve gidenlerin de en az burs alan öğrenciler olacağı yönünde. Ayrıca ortaya çıkacak sıradan okulun da 80,000+ TL’lık bir liste fiyatı ile burssuz öğrenci çekmekte çok zorlanacağını öngörmek zor değil.
KADRO
- TEV Yönetim Kurulunda ve TEV profesyonelleri arasında kariyerini eğitim alanında yapmış kaç kişi bulunmaktadır?
Benim dışarıdan görebildiğim kadarı ile sayı sıfır. TEV yönetiminde iyi eğitimli ve iyi niyetli eğitim gönüllüleri var ama eğitim yönetiminden anlayan yok. Varsa, lütfen beni düzeltsinler.
- TEVİTÖL’ü yeniden tanımlayan bu projeye imza atan grubun içinde kaç tane eğitimci vardır?
Projeyi yöneten danışman “eğitimin felsefesini yapmış” olarak tanıtıldı, fakat ne eğitim fakültesi mezunu, ne de doktoralı akademisyen. Özgeçmişinde iki yıl stajyer öğretmenlik yaptıktan sonra kendi okulunu kurduğu yazılı. Eğitimin finansmanından ve yönetiminden anladığına şüphe yok. Fakat eğitim tasarımı yapma yetkinliğinde olduğunu düşünmüyorum.
- Birçok özel okulda (üniversite veya lise) temel işi maliyetleri yönetmek ve vakıf ile koordinasyonu sağlamak olan bir “genel sekreter” veya “direktör” ve onun altında bütçeden, muhasebeden ve satın almadan sorumlu bir ekip bulunur. TEVİTÖL’de benzer bir idari yapı var mıdır?
Yok. İnanılmaz bir şey ama: Yok! TEV’in TEVİTÖL’ü yönet(e)mediğini söylememin önemli nedenlerinden birisi budur. Müdür akademik tarafı yönetir. İdari ve mali tarafı yönetmek için müdürün yanında bir profesyonel olması gerekir. Bu işi bilen özel liselerin yapılanmalarına bakın, göreceğiniz budur. Siz bunu yapmazsanız, bırakın bütçe açığını kontrol altına almayı, açığın nereden geldiğini bile kestiremezsiniz.
SÜREÇ
- İçinde bulunduğumuz süreç, sıradan bir stratejik planlama sürecinin ötesinde, TEVİTÖL’ü yeniden tanımlama sürecidir. Böylesine ciddi bir süreçte tüm paydaşların görüşlerine başvurulması gerekir. Mezunlara, okul yöneticilerine, öğretmenlere, velilere, öğrencilere ve konu ile ilgili eğitim gönüllülerine danışılmış mıdır?
Kesinlikle danışılmadı. Tam tersine tümüyle tepeden inmeci bir yaklaşım gösterildi. Ülkenin önde gelen vakıf ve dernek yöneticilerine veya bu konuda çalışan akademisyenlere sorarsak bu süreci destekleyecek bir kişi bulamayız. Bu konuda son derece bilgili ve saygın birçok kişi bana %100 haklı olduğumu söyledi ama TEV’i yıpratmamak için görüşlerini açığa vurmuyorlar. İyi de, TEV kendi okulunu ve kendi kendini yıpratıyor! Bu çağ dışı sürecin sorumlusu net bir şekilde TEV GM’sidir. İkinci sorumlu da TEV YK’sıdır. STK ve eğitim kökenli olmayan bir yönetici bir vakıfta okul yönetimi işine girerse böylesine ölümcül bir hata yapabilir. Bu çağdışı süreci onaylayan herkes sorumludur ve STK yönetiminde olmamalıdır. Böylesine ilkel bir süreci onayladınız ve yönetmeye çalıştınız, sonra da hata ettiğiniz söylendiğinde hatanızda ısrar ettiniz ise, bu ülkeye daha fazla zarar vermemek için en kısa zamanda istifa etmelisiniz!
- Bu süreçte kaç mütevelli heyeti üyesi TEVİTÖL’ü ziyaret edip öğretmen ve öğrenciler ile konuşmuştur?
Sıfır! Bırakın bu süreci, gidip öğrencilere sorun bakalım, son 5 yılda kaç mütevelli heyeti veya yönetim kurulu üyesi kampüse gelmiş! TEV’in en büyük çapta yaptığı iş burs vermek olduğu için okulu yönetmek konusuna pek de dahil olmamış. Bütçede optimizasyon yapmak için doğru görevlendirmeler ve sürekli ziyaretlerle süreçleri denetlemesi gerekirken pek de anlamadığı akademik süreçlere karışıp, oturmuş ve iyi giden bir eğitim sistemini yerle bir ediyor.
- Mütevelli heyeti bu süreci yönetmek için yetkin bir alt komisyon kurmuş mudur?
Cevabını bulamadığım sorulardan birisi de bu. Tahminim alt komisyon TEV GM’si ile Kurucu Temsilcisinden ibaret. Eğitim ile ilgili olmadıkları ve dolayısıyla yetkin de olmadıkları çok açık.
- Mütevelli heyeti gazetelerde okuduğumuz değişiklikleri detayları ile onaylamış mıdır?
Hukuken onaylamış olmaları gerekiyor. Ama ne kadar detaylı bilgilendirildiklerini bilemiyorum. Temasa geçebildiğim birkaç mütevelli heyeti üyesinden benim anladığım, bu konunun toplantıda pek detaylı tartışılmamış olduğu.
- Değişiklik kararının alındığı mütevelli heyeti toplantısına lise müdürü dahil edilmiş midir?
Edilmediğini biliyorum. Sebebi belli!
GEÇİŞ YÖNETİMİ
- IB programındaki öğrencilerin programı tamamlamasına izin verileceğini sevinerek öğrendim. Fakat şu anda Hazırlıkta, 9 veya 10. sınıfta olan öğrencilere IB programı alternatifi verilmeyeceği yönünde bir söylenti duydum. Eğer bu doğru ise, verdiği sözleri tutmakla nam yapmış bir vakfın mütevellileri bu uygulamanın aslında bir çeşit “verdikleri sözden dönmek” olduğunun farkında mıdır?
Bu sorum bir ay boyunca cevapsız kaldı. 9. sınıf velileri toplantıya avukat getirince birden karar değişti ve kayıtlı öğrencilere IB programı uygulanacağı söylendi. Dolayısıyla, TEV de son derece yanlış ve hukuki sonuçları olabilecek bir yanlıştan döndü ama kendiliğinden dönmedi; hukuki sonuçlarından çekindiğinden döndü.
- Hazırlık, 9 ve 10. sınıf öğrenci velilerinin kazanılmış hak iddiası ile hukuki yola gitmeleri ve itirazlarında başarılı olmaları durumunda, okulun sözü edilen yeni programın yanında 3 yıl daha IB programına devam etmek zorunda kalacağı bütçe projeksiyonlarında hesaba katılmış mıdır?
Bu soru artık önemli değil. Hesaba kattılarsa da katmadılarsa da bu maliyetlerden kaçış yok. Zaten bu geçiş sürecininin doğru planlanması, akıllı bir değişim süreci uygulamasını da içermeliydi/içermeli.
- 2018’de öğrenci alınmamasının sebebi nedir? Ortalama %50 burs ile alınacak 60 öğrenciden sağlanabilecek gelirin yılda 2 milyon (ve 5 yıl için de 10 milyon) olduğu düşünülürse, bütçe açığını kapatmaya çalışan bir kurum böyle bir gelirden neden vazgeçmektedir?
Üç tahminim var: 1) Hızlı bir şekilde yapmaya çalıştıkları işler için zaman kazanmaya çalışıyorlar; 2) şu anda okul 10 milyon açık verdiği için öğrenci sayısı ne kadar azalırsa açık o kadar azalır diye düşünüyorlar (oysa öğrenci sayısı ve ağırlıklı burs yüzdesini optimize etmeye çalışmak gerekli); 3) Yeni TEVİTÖL eskisinden epey farklı olacağından, okulda bir sosyal ve kültürel transformasyon olacak ve bu transformasyona net bir çizgi çekmeye çalışıyorlar. Tabii kanımca bu değişim sürecinin en bariz hatalarından birisi 2018’de öğrenci alınmaması.
- Verilen sözün tutulmaması durumunda Hazırlık, 9 ve 10 sınıflarda yaşanabilecek öğrenci kaybının okula getireceği maddi külfet, bütçe projeksiyonlarına konulmuş mudur?
Tahminim daha önceki deneyimlerine dayanan danışman, bu kayıpların az olacağını öngördü. Herkesin tam burslu okuduğu bir okul ile TEVİTÖL’ü kıyaslama hatası yapmamış olduğunu umarım. Benim görebildiğim kadarı ile öğrencileri düşük burslu olup da eğitim maliyetlerinin önemli bir kısmını kendileri karşılama kapasitesinde olan ailelerin ayrılma ihtimalleri diğerlerine göre daha yüksek. Yani önümüzdeki yıl şu anda %58 olan ortalama burs oranı %60’in üzerine rahatça çıkabilir. Eğer TEV yanlış yolda yürümeye devam ederse özellikle alt sınıflarda öğrenci kayıplarının pek de az olmayacağını düşünüyorum. Grup halinde okul değiştirmeyi düşünenler az değil.
- Öğrenci kaybının makul bir seviyenin üzerine çıkması durumunda okulun yaşayabileceği prestij kaybı hesaba katılmış mıdır?
Hiç sanmıyorum. Her türlü yanlıştan dönülür ama prestij kaybını geri döndürmek çok zordur. En acı noktalardan birisi bu.
- Yeni TEVİTÖL programının okula içerideki öğrenci profilinden epey farklı bir öğrenci profili getirme ihtimali ve iki farklı öğrenci profilinin okulda yaratacağı sorunlar düşünülmüş müdür?
Bunun da düşünüldüğünü sanmıyorum. Elimizde 282 üstün yetenekli genç var. Bir yıl ara verdikten sonra sıradan bir Fen veya Anadolu Lisesi görünümüne bürünmüş olan bu okula, kamp ve mülakatları kaldırıp Liseye Geçiş Sınavı ile daha düşük burs oranları ile öğrenci aldığınızda çok farklı bir öğrenci profili ile karşılaşacaksınız. Bu iki grubun aynı okulda olmasının yaratabileceği sorunların etraflıca düşünülmesi gerek.
HAZIRLIKSIZ İNGİLİZCE
- Yeni sistemde hazırlık sınıfı olmadan da öğrencilere İngilizce öğretileceği iddia edilmektedir. Eğer bu mümkün ise, neden 2007 yılında TEVİTÖL’e hazırlık sınıfı konulmuştur? Neden ülkenin yabancı dille eğitim yapan tüm liselerinde hazırlık sınıfı bulunmaktadır?
Bu konuyu diğer yazılarımda yazdım. Bu tabii ki mümkün değildir -hele yeni hedeflenen öğrenci grubu ile.
- Yeni sistemde 12. sınıf sınav hazırlığına ayrılmış olduğuna göre bu sınıfta İngilizce eğitim yapılmayacağını varsayıyorum. Hiç İngilizce bilmeden 9. sınıfa gelen bir öğrencinin ise yılda 400 saatlik bir İngilizce eğitimi ile en iyi ihtimalle iki tam yıl sonra İngilizce ders alabilecek duruma geleceğini düşünüyorum. Bu durumda yeni girecek öğrencilerin sadece 11. sınıfta İngilizce ders alabilecekleri sonucu çıkıyor, ki birçok eğitimci 11. sınıf öğrencilerinin de sınava hazırlandığını söylüyor. Yeni TEVİTÖL’de İngilizce Matematik, Fen vs. dersleri hangi sınıfta verilecek?
Verilmeyecek. Aynı danışmanın marifeti ile İngilizce hazırlığı daha yeni kaldırmış olan okula bakarsanız, şu anda İngilizce verilmesi gereken derslerde ciddi sorunlar yaşandığını görürsünüz. Bu okul yeni öğrencilerinin İngilizcesini ancak biraz yukarıya çıkartabilir. Öğretmenler, bu öğrencilerle derslerin İngilizce yapılamadığını fark ettikleri anda dersler Türkçe’ye dönecektir ve öğrencilerin de İngilizce öğrenme motivasyonları iyice azalacaktır.
- Şu anda TEVİTÖL’de 9. sınıfta zaten haftada 8 saat İngilizce dersi bulunmaktadır. Hazırlık kaldırıldığında öğrencilerin gerçekten İngilizce öğrenmeleri isteniyor ise bu süreyi artırmak gerekecektir. Bu plan MEB’e onaylatılmış mıdır? Örneğin, öğrencilerin haftada 12-14 saat dil eğitimi alacakları bir müfredat mümkün müdür?
Bunu akşam saatlerinde yapacaklarını iddia ettiler. Ama bu iddia öğrencilerin akşam saatlerinde boş olduğu varsayımında dayanıyor ve okulu tanımamaktan kaynaklanıyor. Bu öğrenciler 8 akademik dergi çıkarıyor ve onlarca kulüpleri var. Zamanlarını boş geçirmiyorlar ki. Ayrıca, öğrencilerin boş zamanlarını yani resmi okul saatleri dışındaki zamanlarını ders için almak da farklı bir sorun oluşturuyor: okul dışı zamanlarında ders yapmak haftalık ders saati sayısının artıracak. Gündüz Türkçe dersler akşam İngilizce dersler ile ağırlaştırılmış (uzatılmış) okul saatlerini MEB onaylayacak mı?
- Hazırlık sınıfının önemli bir işlevi de akademik olarak sınav odaklı bir yeterliliğe sahip olan ortaokul mezununa kurumun vizyonu doğrultusunda beceriler vermek ve lise ortamına uyumunu sağlamaktır. Hazırlık sınıfı kaldırılınca ortaokul mezunlarının liseye adaptasyonu nasıl sağlanacak?
Sağlanamayacak! Bu yeni sistemde gerek de olmayacak zaten: Sınav makinası olarak gelen öğrenciler sınav odaklı bir lisede okuyacaklar. TEVİTÖL, ülkedeki yüzlerce sınav odaklı liseden birisi haline gelecek. Durum böyle iken, neden veliler daha merkezi ve daha ucuz bir liseyi seçmeyip TEVİTÖL’ü seçsinler?
IB EĞİTİMİ
- Demeçten IB eğitiminin öğrencileri yurt dışına hazırladığı gibi bir anlam çıkıyor. Oysa onlarca Türk IB mezunu benim Türkiye’de farklı üniversitelerde öğrencim oldu. IB eğitimi alan öğrencilerin ülkemizdeki üniversite sınavında başarılı olması mümkün değil midir? IB eğitimi alırken üniversite sınavına hazırlanmak mümkün değil midir? IB eğitimi veren okulların, öğrencileri sınava hiç hazırlamadığı mı iddia ediliyor? IB eğitiminde sınavda başarı için ön şart olan içerik bilgisi verilmediği mi ima ediliyor?
Bu konuyu da diğer yazılarımda detaylı yazdım. IB eğitimi alanlar bal gibi üniversite sınavında başarılı olabiliyorlar. Teorik konuşmaya gerek yok, rakamlar ortada. Daha önemlisi, üniversitelerde ve hayatta daha başarılı oluyorlar.
- Yeni TEVİTÖL programının 21. yüzyıl becerileri odaklı olacağı söylenmiş. Öğrencileri 21. yüzyıla hazırlamanın en iyi yolu onları üniversite sınavına hazırlamaktan mı geçmektedir? Öğrencileri 21. yüzyıla hazırlamak amaçlanıyor ise bu işi çok iyi yapabilen IB müfredatından neden vazgeçilmektedir?
Eğitimcilerin çoğu ülkemizdeki çoktan seçmeli sınav sistemini eleştirirken, öğrencileri hayata ve üniversiteye hazırlayan bir sistemi bırakıp sınav sistemine hazırlamayı planlayan bir okulun 21. yüzyıl yetkinliklerinden bahsetmesi büyük bir çelişki.
- Demeçte çocukların IB eğitimi ile MEB müfredatı arasında kaldığı ifade ediliyor. Bu sorun Türkiye’de IB eğitimi veren diğer 44 lise için de geçerli değil midir? Onlar bu sorunu nasıl çözüyor? Bu konu IB eğitimi veren okullarda öğrenci yönlendirme (rehberlik) ünitesinin en önemli işi değil midir? Öğrencileri doğru yönlendiremeyince onların alternatiflerini ortadan kaldırmak akılcı bir çözüm müdür?
Sorunun cevabı içinde gizli. Etkin rehberlik ile çözülemeyecek bir sorun değil bu. Ama mezunların yurt dışında gittikleri okulların iyi okullar olmadığını iddia edebilen (ki bu iddia tümden yanlış) TEV yetkilileri, neden TEVİTÖL’de tam zamanlı bir yurt dışı eğitim danışmanı olmadığını da cevaplayamıyorlar. Üzerinize düşen görevi yerine getirmezseniz sorumlusu sizsiniz, mezunlar değil!
- Şimdiye kadar ülkemizde ve dünyada kaç okul başarısı kanıtlanmış IB eğitiminden vazgeçip sıradan bir müfredata dönmüştür?
Ben böyle bir okul bilmiyorum, belki TEVİTÖL’ün danışmanı biliyordur. Ama IB eğitimi veren okulların neredeyse tümünde öğrenciye seçme şansı verildiğini biliyorum: İsteyen IB programını seçiyor, isteyen standart müfredatı. İki gruba da farklı bir destek sistemi gerekiyor ve okullar bunu sağlamakla yükümlü.
#TEVITOLiyidir #TEVITOLumuttur #TEVITOLyildizdir #TEVITOLedokunma
Erhan Erkut, 12 Mayıs 2018
Not: Bu yazı bir Kanada yolculuğu sırasında Toronto ve London, Ontario’da bulunan iki otelden yazılmıştır. #TEVITOLaklimda