Geçtiğimiz günlerde Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, TÜBİTAK öncülüğünde Türkiye’de ilk kez hazırlanan “Girişimci ve Yenilikçi Üniversite Endeksi”ni açıkladı (10 Ekim 2012). Medyamız popülist bir yaklaşım ile endeksin içeriğinden çok endeksin oluşturduğu üniversite sıralamasına odaklandı. Konuya uzak olan bazı yazarlar sıralamayı kısmen sürpriz olarak değerlendirdiler ve bu çalışmayı eleştirdiler. Kanımca bu endeks detaylı ve etraflı bir ölçüm ve çalışmaya dayandırılmaktadır, ve bu endeksin oluşturulması Türkiye için yararlı bir gelişmedir. Bu yazıda bu endeksi detaylandıracağım, ve sonuçları değerlendireceğim.
Bakan Nihat Ergün’ün değindiği birkaç önemli noktayı vurgulayarak başlamak istiyorum:
-
Amaç üniversitelerdeki girimcilik ve yenilikçilik faaliyetlerini teşvik etmek
-
Endeks bir eğitim, başarı, veya kalite sıralaması değil
-
Bu çalışma her yıl tekrarlanacak
-
Endeks 5 gurupta toplanmış 23 kriterden oluşuyor
-
Endeksin hesaplanmasında kullanılan verilen üçüncü partiler tarafından hazırlandı
-
Çalışmaya yeni üniversiteler (öğretim üyesi sayısı 50’nin altında olanlar) dahil edilmedi
Bu çalışma Türkiye için neden önemli?
“Harvard Business Review”un Türkçe baskısının ilk sayısında yayınlanan köşe yazımda da vurguladığım gibi üniversite olmadan girişimciliğin olamayacağını düşünüyorum. HBR makalesinin başında yaptığım 6 saptamayı burada da hatırlatmakta yarar var:
-
Dünyada işsizlik ciddi boyutlardadır.
-
Ekonomide yeni istihdamı sadece yeni girişimler yaratır.
-
Türkiye’de her yıl 750,000 yeni iş yaratılmasını gerekmektedir.
-
Türkiye’de olgun girişimci oranı benzer ülkelere kıyasla düşüktür.
-
Üniversite katkısı ve desteği olmadan bir ülkede girişimcilik gelişemez.
-
Türkiye’deki üniversitelerin temel hedefi devlete memur ve şirketlere yönetici yetiştirmektir.
Ülkemizdeki girişimcilik ekosistemi henüz emekleme çağındadır. Ekosistemin önemli oyuncuları olan devlet, özel sektör, ve STKlar girişimciliğin ekonomideki önemini kavramışlar, ve olumlu adımlar atmaya başlamışlardır. Fakat kanımca bir ülkedeki girişimcilik ekosisteminin en önemli aktörü olan üniversiteler, maalesef Türk giricimcilik ekosistemin en zayıf halkasıdırlar. Ülkemizde yüksek istihdam yaratarak toplum refahını artırabilecek olan yüksek teknoloji şirketlerinin sayısının az olmasının temel sorumlusu, araştırmayı ticarileştirmek yönünde gerekeni yapmayan üniversitelerdir. İşte bu nedenle, bu yeni endeksi çok önemli bir gelişme olarak değerlendiriyorum.
“Ölçmediğin performansı iyileştiremezsin” temel kuralından hareketle, bu endeksin üniversitelerin evrilmesi için önemli bir araç olduğunu söylemek mümkündür. Bu endeksi oluşturarak, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanımız ve TÜBİTAK bu konuya verdikleri önemi hiçbir şüpheye meydan bırakmayacak bir şekilde ortaya koymuşlardır. Bu endeks paralelinde ülkede girişimciliği geliştirmeye yönelik kaynakların üniversitelere endeks performanslarına paralel olarak dağıtılmasını, hatta öğretim üyelerinin yıllık değerlendirmelerinde veya terfi kararlarında bu endeksin ölçtüğü faktörlerin rol oynamasını bekliyorum. Bu endeks, üniversitelere ülkenin ekonomik kalkınması için üzerlerine düşen girişimci yetiştirme görevini nasıl yerine getirebileceklerini konusunda önemli bir yol göstericidir.
TÜBİTAK’ın bilgi notunda belirtildiği gibi, bu endeks üniversiteler arasında girişimcilik ve yenilikçilik odaklı rekabetin artmasına, Üniversitelerin girişimcilik ve yenilikçilik performansının ölçülmesine, ve dolaylı olarak yenilikçilik ve girişimciliğin gelişimine katkı yapacaktır.
Endekste hangi kriterler var?
Girişimci ve yenilikçi üniversite endeksi 5 boyuttan oluşuyor:
-
bilimsel ve teknolojik araştırma yetkinliği
-
fikri mülkiyet havuzu
-
işbirliği ve etkileşim
-
girişimcilik ve yenilikçilik kültürü
-
ekonomik katkı ve ticarileşme
Her boyutun altında birkaç değişik kriter var. Bu kriterleri sıralayıp, görüşlerimi belirteceğim.
Boyut 1: Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Yetkinliği (ağırlık oranı: 20%)
1.1. Bilimsel yayın sayısı
1.2. Atıf sayısı
1.3. Ar-Ge ve yenilik destek programlarından alınan proje sayısı
1.4. Ar-Ge ve yenilik destek programlarından alınan fon tutarı
1.5. Ulusal ve uluslararası bilim ödülü sayısı
1.6. Doktoralı mezun sayısı
a. Hedef KOBİ yaratmaya yönelik bireysel girişimcilik yerine yüksek etki yaratmaya yönelik tekno girişimcilik ise, bu hedefe bilimsel araştırma olmadan ulaşmak mümkün değildir. Dolayısıyla, bilimsel araştırma ölçütlerinin bu endeksin içinde yer alması doğaldır.
b. Yapılan yayınların girişimciliği tetikleyebilecek bir araştırma programından olup olmadığı tartışılabilir, fakat üniversite performansını ölçmeye yönelik bir endekste bilimsel yayın ve atıf sayılarının olması tartışılmamalıdır.
c. Ar-ge ve yenilik destek programlarından alınan projelerin ve fon miktarlarının da girişimcilik ve yenilikçilik açısından önemli olduğu açık olmakla birlikte, bunların girdi ölçütü olduğu unutulmamalıdır.
d. Öte yandan bilim ödülleri bir çıktı ölçütüdür, fakat burada da ödüle değer görülen performansın bir girişimcilik ve yenilikçilik boyutu olup olmadığı tartışma konusu olabilir.
e. Doktoralı mezun sayısı üniversitedeki araştırma faaliyetlerinin bir ölçütüdür. Diğer kriterlerde olduğu gibi bunda da doktoranın hangi alanda ve hangi konuda olduğu önemlidir; her doktora derecesine aynı puanı vermek doğru olmayabilir.
f. Bu boyutta kullanılan ölçütlere büyük ölçüde katılmakla birlikte, bu ölçütlerin sadece girişimcilik ve yenilikçiliği değil, üniversitedeki genel araştırma performansını ölçtüğü kanısında olduğumu belirtmem gerek.
Boyut 2: Fikri Mülkiyet Havuzu (ağırlık oranı: 15%)
2.1. Patent başvuru sayısı
2.2. Patent belge sayısı
2.3. Faydalı model/endüstriyel tasarım belge sayısı
2.4. Uluslararası patent başvuru sayısı
g. Birinci boyutun aksine, ikinci boyut tümüyle tekno girişim potansiyelini ölçmeyi hedeflemektedir.
h. Burada başvuru sayılarının dahil edilmesi kanımca gereksizdir, fakat ülkemizdeki patent sayısı çok az olduğundan, başvuru sayısı gelecekteki patent sayısının bir göstergesi olarak düşünülmüş olabilir.
i. Diğer bir sorun da genelde ticarileştirilebilmiş patent sayısının, toplam patent sayısından çok daha küçük olmasıdır. Patent sayısı ticarileştirilebilecek fikir sayısının çok üzerinde olduğundan, girişimciliği ölçerken yanıltıcı bir resim çıkartabilir.
j. Bu boyuttaki üçüncü sorun, endüstriyel tasarım ve faydalı model belgelerinin incelemesiz verilmesidir. Bilinen ve piyasada üretilen ürünlere endüstriyel tasarım veya faydalı model belgesi almak mümkündür (fikrimülkiyet.com).
k. Tüm bu sorunlara rağmen, girişimcilik ve yenilikçilik endeksinde bu boyut—en azından ilk yıllarda–mutlaka bulunmalıdır. Fakat, bunun da bir girdi ölçütü olduğu unutulmamalı, ve zaman içerisinde bu boyut yerini çıktı ölçütlerine bırakmalıdır.
Boyut 3: İşbirliği ve Etkileşim (ağırlık oranı: 25%)
3.1. Üniversite-sanayii işbirliğinde yapılan Ar-Ge ve yenilik projeleri sayısı
3.2. Üniversite-sanayii işbirliğinde yapılan Ar-Ge ve yenilik projelerinden alınan fon tutarı
3.3. Uluslararası işbirliği ile yapılan Ar-Ge ve yenilik proje sayısı
3.4. Uluslararası Ar-Ge ve yenilik işbirliklerinden elde edilen fon tutarı
3.5. Dolaşımdaki öğretim elemanı/öğrenci sayısı
l. Bu boyut ile temelde üniversite-sanayi işbirliği ölçülmektedir. Endeks için uygun bir boyuttur.
m. Dolaşımdaki öğretim elemanı ve öğrenci sayısının girişimcilik ve yenilikçilik ile doğrudan ilgisi olduğunu iddia etmek zordur.
Boyut 4: Girişimcilik ve Yenilikçilik Kültürü (ağırlık oranı: 15%)
4.1. Lisans ve lisansüstü seviyesinde girişimcilik, teknoloji yönetimi ve inovasyon yönetimi ders sayısı
4.2. Teknoloji Transfer Ofisi, teknopark, kuluçka merkezleri ve TEKMER’lerin yönetiminde tam zaman çalışan kişi sayısı
4.3. Teknoloji Transfer Ofisi yapılanmasının varlığı
4.4. Üniversite dışına yönelik düzenlenen girişimcilik, teknoloji yönetimi ve inovasyon yönetimi eğitimi/sertifika programı sayısı
n. Kanımca bu da endekste olması gereken bir boyuttur—hatta ağırlığının %15’den daha yukarıda olması gerektiğini düşünüyorum. Fakat alt kriterlerin zaman içinde geliştirilmesi gerekmektedir.
o. Derslerin içeriğine bakmadan sayısına bakmak doğru bir ölçüm vermeyebilir. Ayrıca dersleri alan öğrenci sayısı, ders sayısından daha önemli bir ölçüt olabilir.
p. Tam zamanlı kişi sayısında ciddi bir sorun görüyorum. Bir kişiden alınan verim üniversiteler arasında ciddi farklılıklar gösterebilir. Kurumsallaşmış ve profesyonelce yönetilen üniversitelerde verim diğerlerinden daha yüksek olabilir. Farklı amaçlar doğrultusunda şişirilmiş olması mümkün olan kadrolara kredi verilmemelidir.
q. Teknoloji transfer ofisinin varlığına puan verilmesi kanımca sadece ilk yıllarda uygulanabilir, çünkü her üniversite zaman içinde bu ofisi kurmak zorundadır. Tabii bir ofisin sadece varlığı pek bir anlam ifade etmez; ne yaptığına bakılmalıdır. Basına bir öğretim üyesi getirerek bir gün içinde sanal bir ofis kurmak mümkündür; fakat bu tür bir ofisin girişimciliğe faydası olmayabilir.
r. Sertifika programı sayısı yanında, bu programların süresi ve katılımcı sayısı da önemlidir. Tabii en önemlisi bu programların çıktısı—yani bu programları girişimciliğe katkısıdır.
Boyut 5: Ekonomik Katkı ve Ticarileşme (ağırlık oranı: 25%)
5.1. Akademisyenlerin teknoparklarda, kuluçka merkezlerinde, TEKMER’lerde ortak veya sahip oldukları faal firma sayısı
5.2. Üniversite öğrencilerinin ya da son beş yıl içinde mezun olanların teknoparklarda, kuluçka merkezlerinde, TEKMER’lerde ortak veya sahip oldukları faal firma sayısı
5.3. Akademisyenlerin teknoparklarda, kuluçka merkezlerinde, TEKMER’lerde ortak veya sahip oldukları firmalarda istihdam edilen kişi sayısı
5.4. Lisanslanan patent/faydalı model/endüstriyel tasarım sayısı
s. Endeksin belki de en önemli boyutu kanımca doğrudan çıktılara odaklanan bu beşinci boyuttur.
t. Bu boyuttaki en önemli sorun, ölçütlerin teknoparklara, kuluçka merkezlerine, ve TEKMER’lere kısıtlı olmasıdır. Çarpıcı bir örnek vermek gerekirse, bu hali ile bu ölçüt Google ve Yahoo şirketlerinin kuruluşu için Stanford üniversitesine kredi vermez çünkü bu olgun şirketler artık üniversitenin çatısı altında olan bir mekanda değildir. (Bu kısıtın olası bir nedeni, akademisyenlerin bahsi geçen yerler dışındaki şirketlerde firmalara ortak veya sahip olmalarının halen kanunen yasak olmasıdır. Bu yasağın ülkede girişimciliğin önündeki engellerden birisi olduğu barizdir.)
u. Endeks, öğrencilerin ve mezunların teknopark, kuluçka merkezi, ve TEKMER dışında kurdukları şirketleri de dışlamaktadır. Dolayısıyla tekno-girişimcilerin dışındaki girişimci öğrencilerin ve mezunları ekonomiye katkıları ölçülmemektedir. Ayrıca (akademisyen şirketlerinin istihdamının ölçülmesine karşın) öğrenci ve mezun şirketlerin istihdamı ölçülmemektedir.
v. Diğer bir sorun ise “faal firma”nın tanımındadır. Kanımca 3 yıldır kuluçka merkezinde bulunan ve devletten aldığı hibeler ile yaşamını sürdürebilen tek kişilik bir firma “faal” değildir.
w. Bu boyutta ölçülmek istenilen şey ekonomik etkidir. Fakat özel şirketlerin cirosunu raporlamak sorunlu olabileceğinden, bu ölçüm firma sayısı ve istihdam ile kısıtlı kalmıştır. Özellikle yüksek teknoloji şirketlerinde az sayıda eleman ile yüksek cirolara ulaşılabildiği düşünülürse, bu kısıt endeks için bir dezavantaj oluşturmaktadır.
Endeksin tümü için de birkaç eleştirim ve uyarım var:
x. Endeksteki kriterlerin nasıl ölçüldüğü ve skora dönüştürüldüğünün detayları bilinmiyor. Örneğin, ilk kriter olan “bilimsel yayın sayısı”na hangi yayınlar dahil ediliyor? Yayın sayısı yazar sayısına bölünüyor mu? Yayın sayısından karnedeki skora geçilirken nasıl bir transformasyon veya normalizasyon yapılıyor? Buna benzer soruları her boyut ve kriter için sormak mümkün. İsteyen herkesin bu detayları içeren bir rapora ulaşabilmesi gerekli. Ancak tüm detaylar açıklanırsa endeks şeffaflaşır ve güvenilirliği artar.
y. Ölçütler sadece girişimcilik ve yenilikçiliği değil, daha fazlasını ölçmekte. Örneğin, bilimsel makalelerin veya doktora tezlerinin önemli bir kısmının girişimcilik ile ilgisi olmayabilir, veya üniversite-sanayi işbirliklerinin bazıları sadece üretkenliği artırmayı hedefleyebilir. Zaman içinde ölçütlerin geliştirilip girişimcilik ve yenilikçilik odağının keskinleştirmesi gerektiğini düşünüyorum.
z. Ölçütlerin önemli bir kısmı girdi ölçütleri. Bunun kanımca 3 nedeni var: 1) Toplum olarak çıktılar yerine girdilere odaklanma alışkanlığımız, 2) Girdileri ölçmenin kolay olması, 3) Girişimcilik konu olduğunda ortada pek fazla çıktının olmaması. İlk yıllar için bu kısa yol belki kabul edilebilir, ama zaman içerisinde endeksin tümüyle çıktılara odaklanması gerektiğini düşünüyorum. Teknolojik makalelerin, patentlerin, fonların, proje ve ders sayılarının girişimcilik karnesinde çıktı olarak değerleri yoktur. Önemli olan sadece ve sadece yaratılan ekonomik büyümedir
Sıralama
Aşağıda tabloda ilk ona giren üniversitelerin girişimcilik ve yenilikçilik karneleri bulunmakta. Diğer üniversitelerin toplam puanı 50’nin altında.
Sıra |
Üniversite |
Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Yetkinliği |
Fikri Mülkiyet Havuzu |
İşbirliği ve Etkileşim |
Girişimcilik ve Yenilikçilik Kültürü |
Ekonomik Katkı ve Ticarileşme |
Toplam |
1 | SABANCI ÜNİ |
19.2 |
9.2 |
25.0 |
12.5 |
18.3 |
84.2 |
2 | ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİ |
18.9 |
10.6 |
22.2 |
12.2 |
18.8 |
82.7 |
3 | BİLKENT ÜNİ |
18.3 |
6.5 |
22.8 |
4.5 |
18.2 |
70.3 |
4 | ÖZYEĞİN ÜNİ |
13.3 |
6.5 |
19.3 |
10.9 |
18.8 |
68.8 |
5 | İSTANBUL TEKNİK ÜNİ |
15.9 |
7.8 |
20.1 |
7.4 |
15.9 |
67.1 |
6 | BOĞAZİÇİ ÜNİ |
19.0 |
0.9 |
24.2 |
3.4 |
17.1 |
64.6 |
7 | İZMİR YÜKSEK TEKNO ENS |
18.8 |
1.8 |
18.1 |
3.3 |
16.2 |
58.2 |
8 | KOÇ ÜNİ |
17.2 |
5.9 |
22.2 |
9.9 |
2.2 |
57.4 |
9 | GEBZE YÜKSEK TEKNO ENS |
18.4 |
3.8 |
17.5 |
6.3 |
11.1 |
57.1 |
10 | TOBB EKON VE TEKNO ÜNİ |
16.1 |
0.0 |
19.2 |
6.8 |
12.2 |
54.3 |
Maksimum puan |
20.0 |
15.0 |
25.0 |
15.0 |
25.0 |
100.0 |
|
Ortalama % |
88% |
35% |
84% |
51% |
60% |
66% |
|
Standard sapma % |
9% |
24% |
10% |
23% |
21% |
10% |
Birkaç gözlem ile bitiriyorum:
-
Beş boyuttan dört tanesinde en yüksek puan alan üniversitenin puanı maksimum puanın altında kalmış. Bu gözleme dayanarak, boyut puanlarının değil, kriter puanlarının normalize edilmiş olduğunu tahmin ediyorum.
-
İlk boyutta tüm üniversiteler yüksek puanlar almışlar. Ortalama performans %88.
-
İkinci boyutta ise varyans çok yüksek. Ortalama performans %35. İlk onda olmakla birlikte iki üniversite bu boyuttan 1.0’in altında puan almışlar. Bu boyuttaki en yüksek puan 11.9 (ilk onda olmayan bir üniversite tarafından alınmış).
-
Üçüncü boyutta ortalama performans %84, ve minimum performans %70. Bu da puanların birbirine yakın olduğu (dolayısıyla farklılaşmanın oldukça güç olduğu) bir boyut.
-
Dördüncü ve beşinci boyutta ortalama performans düşük ve standart sapma yüksek. İlk onda en yüksek puan (18.8) ile en düşük puan (2.2) arasındaki makasın en çok açıldığı boyut beşinci boyut.
-
İlk onda beş devlet üniversitesi ve beş vakıf üniversitesi var. Fakat ilk üçte iki, ve ilk dörtte üç vakıf üniversitesinin olması dikkat çekiyor.
-
Ülkenin iki büyük ve eski teknik üniversitesinin ilk onda olması normal bir sonuç, fakat özellikle İTÜ’nün daha yukarıda olması beklenir.
-
İki yüksek teknoloji enstitüsünün de ilk onda olması dikkat çekici, fakat ikisinin de fikri mülkiyet boyutundaki skorlarının düşük olması daha yukarıda olmalarını engellemiş.
-
Toplamda birinci olan Sabancı, birinci, üçüncü, ve dördüncü boyutta da birinci. Az farkla ikinci olan ODTÜ ise diğer iki boyutta birinci. Bu iki üniversitenin bu sıralamada ilk iki sırayı paylaşması bu üniversiteleri yakından tanıyanlar için sürpriz olmamalı.
-
2000’den sonra kurulan üniversitelerden ikisi (TOBB ETÜ ve Özyeğin Üni) ilk ona girmiş.