Erhan Erkut

Mükemmel Fırtınanın Yıktığı Baraj

“Sistem Çaresiz, Eğitim Sizde” kitabımın ilk baskısının yayınlanmasından az sonra kitabın temel tezini güçlü bir şekilde destekleyen bir karar ile üniversiteye giriş sınavında barajlar kaldırıldı. Sistemin ürettiği çare net olarak çaresizliğin ilamı. Barajın kaldırılmasının temel nedeni 2021’e rekor kontenjan ile girilmiş iken, rekor boşluk ile çıkılmış olması.  Beceriksiz kontenjan, sınav ve baraj yönetiminin sebep olduğu bu mükemmel fırtına, 2022’de bize barajsız sınavı getirdi. Kitabın 4. baskısına bu taze örneği bir “son not” olarak eklemeye karar verdim.

  • 5 Eylül 2021’de Gazete Pencere’de yayınladığım yazı (BLOG LINK)
  • 14 Şubat 2022’de Gazete Pencere’de şu demecim yayınlandı:

“TYT ve AYT’deki baraj kaldırma kararını popülist bir adım olarak değerlendiriyorum. Bu değişime iyileştirme demenin de geçmiş YÖK yönetimlerine haksızlık olduğunu düşünüyorum. Üniversiteye girmek için bir taban yeterlilik seviyesi gerekli. Bu lise bitirme sınavı da olabilir, üniversite sınavında baraj da olabilir—ikisi de yok!  Şu anda 0,5 net yapan bir aday bazı bölümlere girebilecek.  Bu gence üniversitede ne verebilir? Liseden bile mezun olmaması gereken öğrenciyi üniversitede geleceğe hazırlamak mümkün değil.  Bu öğrencinin üniversiteye değil farklı kariyer tercihlerine yönlendirilmesi gerekli. 

Şu anda temel okuryazarlıklara sahip olmayan bir öğrenci liseden mezun olabiliyor. Şimdi bu öğrenciye üniversite kapısını açarak hem bu öğrenciye hem de aynı sınıfta olacak olanlara haksızlık yapıyor olacağız. Bu durumda üniversite bitirenlere yetkinlik sınavı yapılması şart oldu.

Bu yanlış ve popülist karardan sonra atılacak adımın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Eğer kontenjanlar, alan barajı olmayan alanlarda artarsa sadece işsizliğin 4 yıl ertelenmesi sağlanacak. Bugün maalesef geleceğin ihtiyaçlarını gözetmeden yapılan yanlış kontenjan planlaması nedeniyle 1,5 milyona yakın üniversiteli işsiz gencimiz var—bu sayının artması ülkeye zarar verir.  Bilinçli vakıf üniversitelerinin kontenjanlarını artırmayacağını, YÖK’ün de talebin düşük olduğu alanlarda kontenjan artışı taleplerini geri çevireceğini ümit ediyorum.

Bu karardan sonra yarım netle öğretmen de olunabilecek! Asıl tehlike belki de bu. Zira her ne kadar eğitim fakültelerinde başarı sıralaması olsa da onlarca bölüm mezunu formasyonla öğretmen olabiliyor. Fizik, kimya biyoloji, edebiyat, tarih, felsefe gibi. Bu bölümler birçok üniversitede dolmuyor. Adaylar bu yıl buralara rahatlıkla girecekler ve formasyonla öğretmen olabilecekler. Yarım netli öğretmen! Ayrıca atanamayan öğretmen adayı sayısında da patlama olacak. Bu karar aslında ortaöğretime vurulan bir darbe de oldu.”

  • 15 Şubat 2022’de yine Gazete Pencere’de yayınladığım yazı ise şöyle idi:

Baraj Dediğin Nedir Ki?

11 Şubat 2022 akşamı YÖK Başkanı Prof. Erol Özvar Twitter’den üniversite sınavında barajın kaldırıldığını duyurdu: “Üniversite giriş sistemini iyileştirecek ve adayların üzerindeki baskıyı azaltacak önemli düzenlemeler yaptık. Adaylara hayırlı olmasını diliyorum…” TYT sınavında öğrencilere daha fazla zaman tanınması bence de baskıyı azaltacak bir unsur. Fakat barajın kaldırılmasını bir “iyileştirme” olarak görmek epey zor. 

2018’den 2022’ye

2018 yılında yayınlanan “Yükseköğretim Politikalarında Yeni YÖK” kitabında “Eğitim-Öğretimde Kalite Hedefli Kararlar” arasında şu bulunuyor: “Bilindiği gibi yükseköğretime giriş puanları 2009 tarihinden sonra üç defa düşürülmüştür. Bu uygulama, girdi esaslı bir olumsuzluk oluşturuyor ve eğitimin kalitesini olumsuz yönde etkiliyordu. Baraj puanının yükseltilmesi, girdi esaslı bir iyileştirme olup yükseköğretim süreçlerinde kalitenin yükseltilmesi adına önemli bir adımdır.” Prof. Özvar’a 3 sorum var: 3 yıl içinde ne oldu da yakın geçmişte baraj puanlarını yükseltme hedefi koyan YÖK birdenbire barajları tamamen kaldırdı? İkinci sorum: Bu kadar önemli bir kararı eğitim camiasından kimlere danıştınız?  Üçüncü sorum: barajları kaldırmak bu kadar iyi ise alan barajlarını neden kaldırmadınız?

Tümüyle yanlış bir karar

Dünkü Gazete Pencere’de neden bu kararı tümüyle yanlış bulduğumu detaylandırdım. Özetle, ülkede üniversite için gereken taban yeterliliği ölçecek hiçbir sistem kalmadı—ne lisede sınıfta kalma ne lise bitirme sınavı ne de baraj.  Temel okuryazarlıklara sahip olmayan bir genci üniversiteye almak bu gence de zarar, sınıfındaki diğer öğrencilere de akademisyenlere de. Tek kariyer yolunun üniversite olduğu yanılgısını destekleyen bir karar bu.  Bu durumda üniversite ölçme-değerlendirmeyi iyi yapmazsa, temel okuryazarlıklara sahip olmayan üniversite mezunları kaçınılmaz olur ve uzun vadede işsiz mezun sayısı artar.

Ne Olabilir?

Barajsız sistemde, teorik olarak 0,5 net yapan bir öğrencinin üniversiteye yerleşmesi mümkün. Küçük bir zihin deneyi yapalım ve diyelim ki sınava hiç Türkçe bilmeyen bir öğrenci giriyor ve tüm sorulara rassal cevaplar veriyor. Bu öğrencinin barajı geçme şansı sıfıra yakın idi (çünkü TYT’de bile en az 11 net gerekiyordu). Fakat baraj kalkınca yerleşme şansı %50’ye yakın oluyor. Yani Türkçe bilmeyen 100.000 öğrenci barajlı sınava girse aralarından sadece attığını tutturmada çok şanslı olan birkaçı barajı aşabilecek iken, barajsız sınavda neredeyse yarısı barajı aşacak. Bu sistemi nasıl savunabilirsiniz?

Ama Ne Olacak?

Kanımca 0,5 net ile üniversiteye yerleşen pek olmayacak. Kontenjanlar doğal bir baraj olarak devreye girecekler ve 180 olan baraj aslında 160 civarında kendiliğinden oluşacak. Barajın kaldırılması yüksek puanla öğrenci alan veya alan barajı olan tıp, hukuk, mühendislik, mimarlık gibi programları hiç etkilemeyecek.  Etkilenecek olan programlar yıllardır dolmayan İİBF, Tasarım ve İletişim programları ile Sosyoloji, Felsefe ve Matematik gibi temel bilimler. Hala bazı programlar tam doluluğa ulaşamayacak.  Yani aslında “barajları kaldırdık” söylemi bile biraz abartılı. Baraj kalktığı için tercih yapma hakkı kazanacak aday sayısının 600.000 kadar olacağını tahmin ediyorum. Bunlar geçen yıl boş kalan programlara yerleşecekler. Fakat geçen yıl lisanstaki toplam boşluk 112.000 civarında idi (ön lisansta da bunun biraz üzerinde idi).  Yani (eğer bu yıl kontenjanlarda ciddi bir artış olmazsa) gecen yılki barajı geçemeyen öğrencilerin büyük bir kısmı yine üniversiteye giremeyecek. 

Neden kaldırıldı?

Aklıma gelen nedenleri sıralayayım: İlk defa oy verecek öğrencilere ve ailelerine şirin görünmek önemli bir motivasyon olmuş olabilir.  Bunun yanında, üniversiteli sayısını yükseltmek bir gurur kaynağı olabilir. Üniversiteye gidenler işsiz veya “ev genci” sayılmayacağına göre bu adım işsizlik ve ev genci oranlarını da düşürecektir. Tercih yapabilecek aday sayısı %50 artırılacağı için, gereksiz şişirilmiş kontenjanlar bile doldurulabilecek ve kontenjan belirleme beceriksizlikleri görünmez hale gelecek. Taşra üniversiteleri doldurularak yerel ekonomi tetiklenecek. Zor durumda olan vakıf üniversitelerinin gelirlerinin artırması sağlanacak.

Sonuç?

Bence…tamamen çaresizlikten doğan bu fikir çalışmayacak. Üniversitelerin doluluğu istenilen seviyeye gelmeyecek. Birçok aday tercih bile yapmayacak. En düşük puanlarla giren öğrencilerin okula devam ve mezuniyet oranları düşük olacak.  “Barajsız üniversite mezunları” aslında vasıflı olduklarını anlatmak için daha çok çaba göstermek zorunda kalacak. Ertelenen işsizlik 5 sene sonra başımıza dert olacak. Çaresiz bir sistemin son çırpınışlarından birisi bu. Eğitim sisteminin sorunlarını çözmeden bir üst kademeye paslama işinin sonuna geldik. Sistem tümüyle iflas etti. En kısa zamanda lisede sınıfta kalmanın geri getirilmesi ve öğrencilerin liseye başlamadan ciddi bir kariyer danışmanlığı alarak bilinçli tercihlere yönlendirilmeleri gerek. Üniversite tek tercih değil. Hatta birçokları için doğru tercih bile değil.

Sistemin Çaresizliği

Bu örnek sistemdeki sorunu çok net bir şekilde ortaya koyuyor:

  • Kontenjanlar şişirilmiş ve birçok bölüm dolmuyor
  • Yıldan yıla sınavların zorluk seviyesi pek fazla değişmemeli
  • Barajı sınavın zorluğuna göre ayarlamak gerekli

Yapılması gereken ince ayarlar belli:

  • Kontenjanların piyasa gerçekleri ve öğrenci talepleri doğrultusunda azaltılması
  • Sınavı hazırlayanların büyük veriden yararlanarak sınavın zorluğu üzerinde dikkatle çalışması
  • Barajın sınavdan önce belirlenmek yerine sınav sonuçlarına bağlı olarak belirli bir yüzdenin tercih yapabileceği şekilde belirlenmesi

Bunların yanında her önlisans ve lisans programı için farklı barajlar belirlenmesi de düşünülebilirdi. Örneğin iletişim, tasarım veya siyaset bilimi programları için matematik barajı koymak gerekli olmayabilir, fakat ekonomi, matematik ve işletme için matematik barajının gerekli olduğu düşünülebilir. Tüm lisans programları için 180 puan barajı (ki bunu ister Matematik ister Türkçe soruları ile tutturmak mümkün) zaten oldukça kaba bir ayrıştırıcı idi. Bu ayrıştırıcıya ince ayar yapmak yerine akla gelebilecek en kaba çözüme gidildi: baraj tümüyle kaldırıldı.  Üstelik de YÖK’ün başındaki Profesör ünvanlı kişi bunun rekabeti ve kaliteyi artıracağını savundu.  Bu güncel örnek net olarak gösteriyor ki, sistem çaresiz! Bulduğunu sandığı çareler çare değil ve çözdüğünden daha fazla problem yaratıyor. Sistem Çaresiz, Eğitim Sizde!

İlgili Yazılar

Babam

Babama yıllar önce hediye aldığımız saati bozulduğunda, yaptırmayı teklif ettim. “Gerek yok oğlum, zaten onun kadranını zor görüyorum” dedi. Bunun üzerine kendi saatlerimden birkaçını getirip

Devamını Oku »

2023 THE Sıralamalarında Üniversitelerimiz

Times Higher Education’ın (THE) dünya üniversiteleri sıralamalarında ilk 200’e, 2015’te Türkiye’den 4 üniversite girmişti. Fakat daha önceki yazılarımı okuyanların bildiği gibi 2016’da THE sıralama metodunda

Devamını Oku »

2022 Üniversite Kontenjanları

Bu yazıda sadece lisans programlarına odaklanıyorum. Aşağıda son 5 yılın genel kontenjan sayılarını görüyorsunuz. Bu sayılara okul birincileri kontenjanları (2022 itibari ile toplam 12.000) dahil

Devamını Oku »

Bu Yazıyı Paylaş